Askerlik ve kanundan doğan çalışma sebebiyle iş sözleşmesi durumları



İş Kanunu, muvazzaf askerlik ödevi dışında manevra veya herhangi bir nedenle silâhaltına alınan veyahut herhangi bir yasada doğan çalışma ödevi yüzünden işinden ayrılan işçinin iş sözleşmesinin belirli bir süre askıda kalacağını kabul etmiştir.

Türkiye son yıllarda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde varoluş mücadelesi veriyor. Afrin operasyonuyla birlikte ülkemizin gündeminde birlik ve beraberliğin üst düzeye çıktığını görüyoruz.

Türk devlet geleneğinde ordu-millet anlayışı vardır. 15 Temmuz’da FETÖ’cü hainlere tokadı indiren halkımız şimdi de askerlik şubeleri önünde bir çok vatandaşımız gönüllü askerlik için sıraya girmiştir. Esas itibariyle İş kanunlarımızda gönüllü askerlikle ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak dileyen işverenler bu sürede ücretli veya ücretsiz izin kullandırabilir.

Biz de bugün askerlik ödevi dışında manevra veya herhangi bir nedenle silâhaltına alınan vatandaşlarımızın durumlarını açıklayalım istedik.

İş sözleşmesi askıda kalır

Askerlik ve kanundan doğan çalışma hali, bildirim süresini geciktiren bir durumdur. İş Kanunu, muvazzaf askerlik ödevi dışında manevra veya herhangi bir nedenle silâhaltına alınan veyahut herhangi bir yasada doğan çalışma ödevi yüzünden işinden ayrılan işçinin iş sözleşmesinin belirli bir süre askıda kalacağını kabul etmiştir. Kanunda öngörülen manevra; “askeri birliklerini savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi” şeklinde tanımlanabilir.

Maddede muvazzaf askerlik dışındaki silâhaltına alınma durumlarında iş sözleşmesinin durumu düzenlendiğinden öncelikle, askerlik ödevi nedeniyle işinden ayrılan işçi için, işçinin muvazzaf askerlik ödevi nedeniyle mi yoksa muvazzaf askerlik ödevi dışında kalan herhangi bir sebeple (örneğin manevra, talim gibi nedenlerle) mi silâhaltına alındığı belirlenmelidir.

90 güne dikkat

Şayet silâhaltına alınma, muvazzaf askerlik ödevi dışındaki bir nedenden kaynaklanıyorsa, iş sözleşmesi, işçinin işinden ayrıldığı günden başlayarak iki ay süre ile askıda kalacak, iki ay sonrada akit feshedilmiş sayılacaktır.

Askı süresi en az iki aydır; ancak işçinin bir yılı aşan çalışmasına karşılık her tam yıl için ayrıca iki gün eklenir; ancak bu sürenin toplamı doksan günü geçemez. Başka bir ifadeyle, askı süresi, işçinin kıdemi bir yılı aştığı durumlarda iki aya, her fazla yıl için iki gün eklemek suretiyle bulunur; ancak böyle bulunacak süre, 90 günü aşamayacaktır.

Kanundan doğan bir hak olan ve konuluş amacı bakımından kamu düzenine ilişkili olan söz konusu süre, kısaltılamayacak ancak uzatılabilecektir. Zira söz konusu hüküm nispi emredici bir hükümdür. Burada sözü edilen iki ay ile 90 günlük süre ‘iş ayı’ ve ‘iş günü’ değil, ‘takvim ayı’ ve ‘takvim günü’ olarak değerlendirilmelidir.

Bu hükme göre, işçinin kanunen tanınmış bu haktan faydalanabilmesi için en az bir yıl çalışmış olması şart olduğundan bir yıldan daha az çalışma süresi olan işçiler bu haktan yararlanamayacaklardır.

Kanuna göre sözleşmeleri askıda kalacak olanlar, yasanın yüklediği bir ödev dolayısıyla işten ayrılmak zorunda kalan işçilerdir. Muvazzaf askerlik ayrı tutulmuştur.

Manevra veya ihtiyat askerlik gibi bir nedenle silâhaltına alınma, Sendikalar Kanunu gereğince bir görev üstlenme, sivil savunma hizmetlerine çağrılma vb. durumlar maddenin uygulanma alanına girer.

Konular